Hipnoz, telkine yatkınlık gösteren bir tür yapay uyku veya uyku-uyanıklık arasıdır. Doğal uyku hali olmadığı gibi uyanıklık hali de değildir. Ancak her iki hali de kapsayan kompleks bir kavramdır. Araştırmalar, hipnoz anı ile doğal uyku halinin tamamen farklı durumlar olduğunu göstermiştir. Normalde uykudayken beyin dalgaları yavaşlar. Ancak hipnoz altındaki bir kişinin beyin aktivitelerinin uyanıklığa denk olduğu görülmüştür.
Hipnozda, hipnotize edilen kişiye bir dizi telkin yapılır ve bu kişinin, gerçeğinden ayırt edilemeyecek derecede inandırıcı birtakım olaylar yaşaması sağlanır. Kişi, ortada hiçbir maddesel durum olmamasına rağmen yaşadıklarını bir film şeridi gibi kafasında canlandırabilmektedir.
Söz konusu kişi, bulunduğu odada olmayan görüntüleri, kişileri veya manzarayı görebilir, sesleri duyar, kokuları ve tatları alabilir. Bu sırada yaşadığı olaylardan dolayı sevinir, üzülür, heyecanlanır, sıkılır, endişelenir. Hatta hipnoz altındaki kişinin yaşadığı olayların etkileri dışarıdan fiziksel olarak da izlenebilir: Yapılan telkinle doğru orantılı olarak kişide nabız artışı, tansiyon artışı, ciltte kızarıklık oluşması, ateş yükselmesi, mevcut ağrıyı veya acıyı hissetmemek gibi durumlar meydana gelebilmektedir.(Dr. Muhterem Ercan, Hipnoz ve Hipnoterapi, Seha Neşriyat, İstanbul 1993, s.32-34; William Kroger, Clinical and Experimental Hypnosis)
Hipnoz uygulanan bir deneyde, bir kişiye hastanede bulunduğu söylenmiş, bu hastanenin 10. katında ölmek üzere olan bir hasta olduğu ve ancak kendisinin hızlı bir şekilde elindeki ilacı yetiştirirse hayatının kurtulabileceği telkin edilmiştir. Bu kişi hipnoz sırasındaki telkinin etkisiyle, son derece hızlı bir şekilde 10 katı çıkmaya başladığını sanmıştır. Bu sırada nefes nefese kalmış, iyice yorulduğu için de nefesini kontrol edemeyecek hale gelmiştir. Bunun üzerine artık en üst kata geldiği, ilacı yetiştirdiği söylenmiş ve rahat bir yatağa uzanabileceği telkin edilmiştir. Böylece hipnoz uygulanan kişi rahatlamaya başlamıştır.(Dr. Tahir Özakkaş, Gerçeğin Dirilişine Kapı HiPNOZ, "Üst Ultrastabilite", Se-da Yayınları, 1. Cilt, 1. Baskı, s. 204-205)
Yukarıdaki örnekteki hipnoz yapılan kişi, kendisine telkin edilen mekanı ve ortamı tüm gerçekliğiyle yaşamasına rağmen, ortada ne bahsedildiği gibi bir mekan, ne insanlar, ne de olaylar vardır. Ancak olayı tüm gerçekliği ile yaşamış ve vücut fonksiyonlarında yaşadığı olaylarla paralel olarak değişiklikler yaşanmıştır.
Bir diğer deneyde, normal bir odada bulunan kişiye bir hamamda olduğu ve hamamın çok sıcak olduğu telkin edilmiş, ardından bu kişi aşırı derecede terlemeye başlamıştır.(Dr. Tahir Özakkaş, Gerçeğin Dirilişine Kapı HiPNOZ, "Üst Ultrastabilite", s. 267)
Hipnoz uygulamalarında görülen en çarpıcı örneklerden biri de, hipnoz yapılan kişinin cildinde telkin sonucu yaralar dahi oluşabilmesidir. Örneğin Paul Thorsen isimli bir araştırmacı, hipnoz altındaki bir kişinin koluna sadece bir kalemin ucunu değdirmiş ve bunun kızgın bir şiş olduğunu telkin etmiştir. Kısa bir süre sonra kalemin ucunun değdiği noktada bir yanık kabarcığı belirmiştir. Yine aynı araştırmacı, Anne O. isimli kişiye, hipnoz esnasında kolunun A harfi şeklinde çizildiğini telkin etmiştir. Başka hiçbir şey yapılmadığı halde, o bölgede A harfi şeklinde kızarıklık belirmiştir.(Dr. Recep Doksat, Hipnotizma, Kader Basımevi, İstanbul, 1962, s. 106-108)
Hipnoz sırasında; insan vücudunda meydana gelen değişiklikler, görme, duyma, dokunma, işitme, acı, ağrı gibi algılarımızın oluşması için dış dünyaya ihtiyacımızın olmadığını göstermektedir. Yukarıda belirttiğimiz üzere soğuk ortamda kendisine verilen telkin sonucunda terlemeye başlayan kişi bunun örneklerinden biridir. İnsan vücudunda terlemenin oluşması için bazı etkilerin meydana gelmesi gerekir. Hipnoz olayında karşımıza çıkan gerçek ise şudur:
Hipnotize edilen kişi, dışarıda terlemeye sebep olacak hiçbir etken bulunmadığı halde terlemiştir. Bu örnek açıkça göstermektedir ki, bir mekanda bulunmak ya da bir ortamı hissetmek için o ortamın ya da mekanın fiziki varlığını görmek şart değildir. Suni uyarılar veya telkin yoluyla benzer etkilerin oluşturulması mümkündür.
Tüm bu örneklerden de anlaşıldığı gibi hipnoz, dünya hayatının aslıyla muhatap olmadığımızın açık örneklerinden birisidir.