1- Hipnozda en kolay elde edilen ve en sık gözlemlenen şey yapılan telkinler sonucunda oluşan hastadaki huzur, sakinlik ve gevşemedir. Hipnozu yaşayan insanlar daha önce hiç bu kadar gevşemediklerini ifade ederler. Hipnoz tüm vücutta ve ruhta hissedilen derin bir gevşemedir.
2- Ayrıca hipnozda düşünce süreci yavaşlar ve düşünce derinleşir. Dikkat ve konsantrasyon hipnoz esnasında yoğundur. Belki de bundan dolayı bazı insanlar etrafta meydana gelen değişikliklere fazla aldırmazlar.
3- Hipnozla insanların duygu durumunda değişiklikler meydana getirmek mümkündür. Öyle ki insanların bazen seans boyunca tek bir duyguyu yaşaması ve hissetmesi sağlanabilir. Örneğin; morali bozulmuş birisine seans boyunca iyimserlik duygusunu yaşaması telkin edilebilir. Bazı hastalar bunu rahatlıkla yerine getirebilirken bazılarına da yaşadıkları mutlu olaylar hatırlatarak hipnotist yardım edebilir.
Hipnozda telkin edilen ve yaşatılan psikolojik değişiklikler, hipnozdan sonrada devam etme eğilimindedirler.
4- Hipnoz sırasında yine yapılan telkinle doğru oranltılı olarak;
a. nabız atışında azalma
b. reflekslerde değişme
c. yüz ifadesinde değişiklik
d. nefeslerin yavaşlaması düzenlenmesi ve derinleşmesi
e. gözlerin REM'deki gibi hareketlenmesi veya geriye doğru yaslanması gibi fiziksel değişiklikler yaşanır.
Ayrıca;
a. kan basıncının düşmesi
b. kalp ritminin yavaşlaması ve düzenli olması
c. oksijen tüketimi artması
d. kas gevşekliğinin artması gibi bilinç dışı oluşan değişikliklerde yaşanabilir.
5- Hipnozda 5 duyu organımız daha hassas çalışır. Ancak bazıları hipnotistin sesini çok daha uzaktan geliyormuş gibi algılamaya başlayabilirler. Bazı insanlar kendilerini serin hissederler. Bazılarında karıncalanma görülür.
Hipnoz esnasında gözleri açtırılan birisine seans odasında olduğu telkin edilen ancak gerçekte orada olmayan birisi algılatılabilir (pozitif halüsinasyon). Tam tersine hipnoz esnasında gerçekte orada olan bir nesneyi görmemesi sağlanabilir (negatif halüsinasyon).
Görüldüğü gibi hipnoz ile hem psikolojik hem de fiziksel olarak telkinle aslında dışarıda olmayan şeyler algılatılabilinir. Pozitif halüsinasyonda yapıldığı gibi aslında odada olmayan biri veya birşey varmış gibi algılanması sağlanabilir. Bu bize herhangi birşeyi algılayabilmek için o şeyin dış dünyada varolması gibi bir zorunluluğun olmadığını açıkça gösteren güzel bir örnektir.
6- Hipnoz ile sinir sistemimizde kayıtlı olan geçmiş bilgilere de ulaşılması sağlanabilir. Bu şekilde çok uzak olan çocukluk yıllarına ait anılarımız hipnozda net bir şekilde canlandırılabilir. Ancak Hipnoz ile unutulmuş her şeyin hatırlanması da mümkün olmayabilir.
Bazen hipnoz sırasında zihinsel iradi olmayan deneyimlerde yaşanır. Örneğin hipnoz olan kişiler; bulutların üzerinde uzanıyordum, her renkten ışıklar görüyordum, okyanusun üzerinde uzanıyordum, çok özlediğim babamı birden bire karşımda gördüm gibi ifadeleri sık sık kullanırlar ve bu olayları sanki gerçekten yaşamış gibi anlatırlar.
Burada ilginç olan şey şudur; tüm bu duyguları beynimiz bize yaşıyormuş gibi nasıl algılatmaktadır? Sonuçta ortamda ne okyanus vardır, ne ışık ne de gördüğü şahıslar. Daha önce de belirttiğimiz gibi bizim herhangi bir olayı hissedip yaşamamız için maddenin mutlak varlığına ihtiyamız yoktur.
7- Hipnoz sırasında zaman algısında da bazı değişiklikler olmaktadır. Bazı doktorlar hipnoz bittikten sonra hastalardan ilk istedikleri şey saatin kaç olduğunu saate bakmadan tahmin etmeleridir. Ancak kişiler kolay kolay doğru tahminde bulunamazlar. Çünkü zaman algısı hipnozda dış olaylarla değil de içsel yaşantılara kıyaslanarak meydana getirilir. Zaman algısı içsel yaşantıların hızını kazanır. İçsel yaşantılar yavaş olduğu için hipnozdaki kişiye hipnozda kaldığı süre çok az gelir.
Tıpkı rüyalarımızda olduğu gibi kişi hipnozda da dış dünyada algıladığı zaman algısının dışına çıkmaktadır. Bu durum zamanın sabit bir gerçeklik olmadığını yalnızca bir algı olduğunu göstermektedir.